selin_1

 
Rejestracja: 2011-03-20
Bulunduğun yer..........Seni memnun etmiyosa .......Yerini değiştir :)AĞAÇ DEĞİLSİN :) jim RHON..
Punkty48więcej
Następny poziom: 
Ilość potrzebnych punktów: 152
Ostatnia gra
Okey

Okey

Okey
6 lat 149 dni temu

budurr yaaaa:D:D:D

KARI & KOCA
 Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi. Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüştü ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu.
 Keçi, katır ve domuzlarla dolu bir çiftliğin yanından geçerken koca, alaycı bir biçimde sorar: 'Akrabaların mı?'
Karısı 'Evet' diye cevap verir ve ekler, 'Senin taraftan akrabalarım'

 
 KELİMELER
 Kocası karısına kadınların bir günde kaç kelime kullandığına dair bir makale okuyordu... 'Erkeklerin 15,000 kelimesine karşılık 30,000 kelime'
 Karısı yanıtladı: 'Sebebi erkeklere her şeyi tekrar etmek zorunda olmamızdır.'
 Kocası karısına döndü ve sordu: 'Efendim?'


 YARADILIŞ
Bir gün bir adam karısına sordu: 'Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak, hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum.'
 Karısı yanıtladı: Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı; Allah beni seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!'


KONUŞMAMA CEZASI
 Bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktaydı. Aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00 da iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı. Sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın 'Lütfen beni sabah 5:00 da uyandır.' yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı. Ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını fark etti. Çok kızdı, tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. Kağıtta 'Saat 5:00 uyan' yazmaktaydı.eheheheheeeeeeeee

harika bir hikaye tşk ler arkadaşıma;)

HALİL İBRAHİM BEREKETİ

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.... 
Büyüğü Halil.... Küçüğü ise İbrâhim... 
Halil, evli çocuklu. İbrahim ise bekârmış... 

Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin... 
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.. 

Bununla geçinip giderlermiş... 

Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. 
İkiye ayırmışlar.... İş kalmış taşımaya.... 

Halil, bir teklif yapmış : 
- İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle. 
- Peki abi demiş İbrahim... Ve Halil gitmiş çuval getirmeye.... 

O gidince, düşünmüş İbrahim: 
- Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine 
Böyle demiş ve, Kendi payından bir miktar atmış onunkine... 
Az sonra Halil çıkagelmiş. 
- Haydi İbrahim...! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara. 
- Peki abi...! 
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.. 
O gidince, Halil'i düşünür bu defa: Der ki: 
- Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. 
Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp, para biriktirecek. 
Ev kurup evlenecek. Böyle düşünerek, 
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek..... 

Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine. Bu, böyle sürüp gider..... 

Ama birbirlerinden habersizdirler. Nihayet akşam olur. Karanlık basar. 
Görürler ki, bitmiyor buğdaylar. Hatta azalmıyor bile.... 

Hak teala bu hali çok beğenir. 
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki ... 

Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler. şaşarlar bu işe... 
Aksine çoğalır buğdayları. Dolar taşar ambarları. 

Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir. 
Bu bereketin adı : Halil İbrahim bereketidir... 

ALLAH HEPİNİZE HALİL İBRAHİM BEREKETİ VERSİN;)


peki ya siz nasılsınızz hıııı:):)


 

Bir kamyonun çarpışıyla yaralanmış olan Çiftçi Memet kazadan sorumlu tuttuğu taşıma şirketine dava açıyor. Mahkeme salonunda şirketin avukatı ile Memet karşı ka...rşıyalar, ve avukat soruyor:

- Ama siz kazadan sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” demediniz mi?” - Anlatayım ağam; Ben bizim eşeği gasabada satışa götürmek üzere gamyonetime bindirmiştim ki...

- Bırakın ayrıntıları Memet Bey, siz sadece soruma yanıt verin: Siz, kazadan hemen sonra gelen Polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi, demediniz mi? - İşte anlatıyom ya Avukat bey; eşeği gamyonete yüklemiş, yola çıkmıştım ki...

Avukat tekrar adamın sözünü kesti ve Hakime dönerek: - Sayın hakim, size olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini davacının kendi ifadesi ile almaya çalışıyorum ama, soruma yanıt vermiyor. Bu bey, kazadan hemen sonra olay yerine ulaşan polis memuruna ifadesinde “çok iyi” olduğunu söylemiş. Kayıtlara geçmiş. Şimdi, aradan kaç hafta sonra müvekkilime dava açıyor. Ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum. Lütfen, sadece soruya yanıt vermesini söyler misiniz? Yargıç çitçinin hikayesi ilgilendirir gibiydi:

- Eşek hakkında söyleyeceklerini merak ettim aslında; Bırakalım da anlatsın.... Memet Yargıça teşekkür ederek devam etti:

- İşte dediğim gibi, sayın Hakimim, tam eşeğimi gamyonetime bindirmiş şehre doğru gidiyodum ki, bu şirkete ait gucuman bi kamyon, “DUR” tabelasına aldırmadan üzerime sürdü ve bize çarptı. Ben yolun bi yanına fırladım, Garagaçan bi yana....nasıl kötüyüm, nasıl kötü, anlatamam...gıp ırdanamıyom sancıdan...öte yanda Garagaçan bir anırıyo, bir anırıyokine, ortalık inliyo.. derkene bi pulis memuru geliverdi, Garagaçanın sesini duymasile önce ona dooru getti, eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının ortasından Garaganımı urmasın mı??? Soonacııma, yolun garşı tarafına geçti, bana dooru geldi, dedikine:

- Eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım, “sen nassın?” dedi.....

dikkattttt:):):):)



 Tıp fakültesinde ilk kez kadavra başına toplanan öğrenciler, baya bir merak ve ilgiyle kadavrayı incelemektedirler.. Profesör dersine başlar.. 'Tıpta iki şey... doktorlar için çok önemlidir, ilki insan vücudu ile ilgili hiç bir şey sizin için iğrenç olmamalıdır..' Örneğin, der ve parmağını cesedin kıçına sokar ve çıkartıp kendi ağzına götürür.. 'Hadi bakalım şimdi sizlerde aynı şeyi yapınız..!' Ögrenciler şok içinde, hepsi duraksarlar ama bakarlar ki profesör çok ciddi, istemeye istemeye hepsi sırayla kadavranın kıçını parmaklayıp sonrada emerler.. Öğrencilerin hepsi bu işin tadına bakıp berbat bir hale gelmişken, profesör konuşmasını sürdürür; 'Bir tıp doktoru için ikinci en önemli nokta gözlemdir' der ve devam eder; 'Ben kadavranın kıçına orta parmağımı soktum ama kendi ağzıma işaret parmağımı götürdüm..' Şimdi bir doktor için, dikkat etmenin ne kadar önemli olduğunu da öğrenmiş bulunuyorsunuz..!' Neymiş..? Sonuç olarak, işimizi dikkatli yapmazsak boku yeriz.. '' :))


hiççç yaaaaaaa...

Her erkek zeki, güzel, anlayışlı ve onu çok sevecek bir kadın ister. İyi hoş güzel de adama sormazlar mı, bunları hakedecek ne yaptın?